Yangınlar Türkiye’yi Sararken: Siyasetçilerden Mesaj Var, Peki Eylem Nerede?
Türkiye yaz mevsimine yine orman yangınlarıyla girdi. Ülkenin farklı noktalarında çıkan yangınlar, hem doğaya hem de yerleşim alanlarına ciddi zararlar verirken, bir başka yangın da kamuoyunda patlak verdi: Yerel yöneticilerin krize yaklaşımı.
Yine “İçimiz Yanıyor” Paylaşımlarıyla Başladı
Yangın haberleri geldikçe sosyal medyada klasikleşen mesajlar da geldi: “İçimiz yanıyor”, “Geçmiş olsun Türkiye”, “Dualarımız sizinle.” Ancak bu mesajların, yangınların boyutu ve tekrarlılığı karşısında toplumun beklentisini karşılamadığı açık. Tepki, yalnızca bir duygusal refleksle sınırlı kalıyor; sorunlara yönelik çözüm veya somut adım göze çarpmıyor.
Önleyici Politikalar Neden Yok?
İklim krizinin derinleştiği, sıcaklıkların her yıl yeni rekorlar kırdığı bir dönemde Türkiye’de hâlâ yangınlara karşı güçlü bir önleyici politika oluşturulamamış olması dikkat çekici. Yangın sezonuna girerken hazırlık planlarının, ekipman yeterliliğinin ve insan kaynağının kamuoyuna açık ve şeffaf biçimde duyurulmaması, eleştirilerin temelini oluşturuyor.
Uzmanlar yıllardır aynı uyarıyı yapıyor: “Yangınla mücadele sadece yangın çıktığında olmaz.” Ancak mevcut pratikler, hâlâ yangın sonrası müdahaleye odaklı.
Sosyal Medya, Gerçek Mücadele Alanı Değil
Toplum artık siyasi aktörlerin sadece sosyal medya üzerinden verdiği mesajlarla yetinmek istemiyor. Gerçek mücadele, sahada ve hazırlıkta kazanılır. Vatandaşın beklentisi; belediye garajlarında yangın söndürme araçlarının hazır beklemesi, ekiplerin eğitimli olması, acil durum planlarının işlemeye hazır hale getirilmesidir.
Sosyal medyada verilen “hazırız” mesajlarının ötesinde, bu hazırlığın gerçekten olup olmadığını gösteren belgeler, veriler ve görüntüler yok.
Siyaset Nerede Durmalı?
Son yıllarda yaşanan doğal afetlerde ortak bir eleştiri dikkat çekiyor: Siyasetçiler afet alanlarında yeterince görünmüyor; ya da yanlış yerde görünüyorlar. Düğünler, açılışlar, törenlerde protokol fotoğraflarına zaman ayıran siyasi isimlerin, yangın bölgelerinde ya geç görülmesi ya da hiç görülmemesi, halkta hayal kırıklığı yaratıyor.
Kamuoyu artık “başkanımız katıldı” şeklindeki paylaşım ve gösterilerin yerine, kriz yönetiminde aktif sorumluluk ve hazırlık kapasitesi görmek istiyor.
Liyakat Tartışması Yeniden Gündemde
Yangınlar ve afet yönetimi, liyakat tartışmasını da beraberinde getiriyor. Alanında uzman olmayan kişilerin kritik pozisyonlara getirilmesi, afetlerde hızlı ve etkili karar alma kapasitesini zayıflatıyor. Toplumun giderek sık sorduğu bir soru var: “Bu görevlerde doğru insanlar mı var, yoksa sadece yakınlık ilişkileriyle mi bu pozisyonlara gelindi?”
Bu sorunun yanıtı sadece siyasi değil, aynı zamanda yaşamsal bir meseledir.
Fotoğrafla Değil, Hazırlıkla Yönetilir
Orman yangınları artık Türkiye için sürpriz değil; her yaz kaçınılmaz hale gelen bir gerçek. Bu nedenle çözüm de aynı derecede kaçınılmaz: Planlama, hazırlık ve liyakatli kadrolarla yönetim. “Geçmiş olsun” dilekleri, ne yanan ormanı geri getirir, ne de toplumun güvenini.
Yangınlar, yalnızca doğayı değil; yönetim anlayışını da test ediyor. Ve bu testin sonucu, yalnızca seçimlerde değil, her felakette yeniden yazılıyor.

Leave a Reply